İlk Avrupa Şampiyonası 1960 yılında düzenlendi. Tüm kıtada büyük bir heyecan vardı. Avrupa'nın en büyüğü kim tartışmalarına son verecek bir turnuvaydı. Fakat İspanyol diktatör Francisco Franco bir emirle neredeyse ilk şampiyonanın son şampiyona olmasına sebep olacaktı. Çeyrek finalde Sovyetler Birliği ile İspanya ile eşleşti. Herkes aynı görüşteydi: Finali oynaması gereken iki ülke İspanya ve Sovyetler Birliği. Bugünün değimiyle erken final. Bu maçı alan kesin şampiyon gözüyle bakılıyordu. Dolayısıyla tüm Avrupa'nın gözü bu maçtaydı. İspanya gelmiş geçmiş en iyi Milli Takımını kurmuştu. Çok iddialıydılar ve Sovyetleri geçmeleri halinde kupayı kaldıracaklarına emindiler.
1960'ın kış aylarında "Cuatro Leyendas" (Dört efsane) ile birlikte Milli Takım, Madrid'in Barajas havalimanında uçağa binmek üzere bekliyordu. Efsane dörtlü Ladislao Kubala, Francisco Gento, Luis Suarez ve tabi ki Alfredo di Stefano, öz önce yaptıkları idman sonrası duşa girdikleri için hepsinin saçları hala ıslak ve modaya uygun bir şekilde sanatsal olarak taranmış. Uçağa binmek için yapılacak anonsu bekliyorlar. Hepsinin yüzünde büyük bir heyecan var. "Mucize Forvetler" lakabı boşuna takılmamıştı onlara. Rakip ise "Beton Defans" diye adlandırılıyordu. Olimpiyat Şampiyonu Sovyetlerin kalesini dünyanın en iyisi, Lev Yaşin koruyordu. Her ne kadar devre arasında bir sigara içsede, "Kara Panter" ve "Kara Örümcek" lakaplarını hak ediyordu. Futbol tarihinine geçecek bir maç onları bekliyordu. Onlar da anonsu. Ama bekledikleri değil, beklemedikleri bir haber çıka geldi. Moskova'ya uçmaları yasaklanmıştı!Siyasetin spora karışması, diktatör Franco'nun "Benim de bir soğuk savaşım olsun" kaprisi ve arzusuyla tarihe balta vurdu.
Franco 21 yıl öncesini hiç hatırlamak istemesede o gün aklında geldi nedense. 1936-39 yılları arası iç savaş'ta düşman cumhuriyetçilere, savaş uçakları, tanklar ve silahlarla destekleyen Sovyetler Birliğini hiç bir zaman hazmedememişti. Şimdi ülkesinin takımı, düşmanını destekleyen Sovyetler Birliğinin başkenti Moskova'da maç yapacaktı? Bu yetmezmiş gibi bir de düşman, rövanş için İspanya'ya gelecekti ve o onları ağırlayacaktı ha? Asla! İşte bu hiç olmazdı.
İç savaşta kendisini destekleyen Hitler'e şirin görünmek için mi bilinmez, böyle bir maç mümkün değil oynanamazdı. Şimdi böyle bir fırsat eline geçmişken, üstelik baş düşmanı Sovyetlere karşı, savaşçılık oyunu için tam zamanıydı. Kendi özel savaşını başlatmaya karar verdi ve maçı sabote ederek kendince savaş ilan etti.
Barajas havaalanında haberi ileten askerin "Uçmuyorsunuz" kelimesiyle herkes yıkıldı. En çok da Alfredo die Stefano. Onun için belki de kendisini göstereceği son vitrin bu turnuvaydı. Kulüpler bazında Real Madrid ile ne kadar kupa varsa toplamıştı. Burada alacağı kupayla tarihe derin bir iz bırakacaktı. "Neden? Neden?" diye haykırıyordu. Tekrar tekrar aynı soruyu soruyordu hem yüksek sesle hem kendine. Üzgün ve şaşkın bakışlarla hocasına soruyordu "Neden? Neden?". Yanındaki askerden yine sert ve kısa cevap geldi,"Vega'nın emri". Emir, Franco'nun sağ kolu, iç işleri bakanı, herkesin tırstığı General Camilo Alonso Vega'dan gelmişti. Federasyon başkanı ve UEFA Başkanı Fransız Pierre Delaunay'ın çabaları Franco'yu ikna etmeye yetmedi. Fransız AFP Haber Ajansı "Futbol maçı Soğuk Savaşın kurbanı oldu" başlığıyla haberi duyurdu. Fakat Delaunay'ın tarafsız sahada oynama teklifine Franco ikna oldu. Sovyetler Birliği teklife kıs kıs gülerek "Niet" çekti. Sonuçta maç yapmadan hükmen galip geleceklerdi. Ne gerek vardı yorulmaya? Rusların hayır demesi üzerine UEFA'nın da yapacağı birşey olmadığı için Sovyetler Birliği yarı finalist olarak belirlendi. İspanyollara ise 2000 İsviçre Frangı para cezasının yanısıra, Madrid'te oynanması planlanan final maçını da elinden alarak Fransa'ya verdi. Franco başlattığı soğuk savaşı da eline yüzüne bulaştırdı.
Sovyetler Birliği yarı finalde Çekoslovakya'yı 3-0, Finalde Yugoslavyayı uzatmalarda 2-1 yenerek ilk Şampiyon oldu. "Kara panter" maçın yıldızı oldu. Fransız L'Equipe "Yaşin herhalde Dünyadaki bütün şutları tutabilirdi" diye yazdı. Tabi efsane olmuş "Cuatro Leyendas"'ın şutlarını da kurtarabilirmiydi, Franco sayesinde hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz.
Aradan 4 yıl geçer ve 1964 Avrupa Şampiyonasında iki ülke bu kez finalde karşı karşıya gelir. Fakat "Cuatro Leyendas"'tan sadece Luis Suarez kaptan olarak kadroda vardır. Bernabeu'yu dolduran 120000 kişi ve General Franco maçı takip eder. İspanya karşılaşmayı 2-1 kazanır. Franco ise savaş kazanmış gibi mutlu olur. Futbolculara bizzat madayla takar. Bu galibiyet, İspanyolların güçlü rakipleri karşısında günümüze kadar aldığı son zaferdir. Daha sonra Suarez madayla takma anını anlatır, "Madalyayı taktığı an zorla gülümsedim. Kariyerim boyunca harcadığım güçten daha fazlasını gülümserken kullandım".
1960'ın kış aylarında "Cuatro Leyendas" (Dört efsane) ile birlikte Milli Takım, Madrid'in Barajas havalimanında uçağa binmek üzere bekliyordu. Efsane dörtlü Ladislao Kubala, Francisco Gento, Luis Suarez ve tabi ki Alfredo di Stefano, öz önce yaptıkları idman sonrası duşa girdikleri için hepsinin saçları hala ıslak ve modaya uygun bir şekilde sanatsal olarak taranmış. Uçağa binmek için yapılacak anonsu bekliyorlar. Hepsinin yüzünde büyük bir heyecan var. "Mucize Forvetler" lakabı boşuna takılmamıştı onlara. Rakip ise "Beton Defans" diye adlandırılıyordu. Olimpiyat Şampiyonu Sovyetlerin kalesini dünyanın en iyisi, Lev Yaşin koruyordu. Her ne kadar devre arasında bir sigara içsede, "Kara Panter" ve "Kara Örümcek" lakaplarını hak ediyordu. Futbol tarihinine geçecek bir maç onları bekliyordu. Onlar da anonsu. Ama bekledikleri değil, beklemedikleri bir haber çıka geldi. Moskova'ya uçmaları yasaklanmıştı!Siyasetin spora karışması, diktatör Franco'nun "Benim de bir soğuk savaşım olsun" kaprisi ve arzusuyla tarihe balta vurdu.
Franco 21 yıl öncesini hiç hatırlamak istemesede o gün aklında geldi nedense. 1936-39 yılları arası iç savaş'ta düşman cumhuriyetçilere, savaş uçakları, tanklar ve silahlarla destekleyen Sovyetler Birliğini hiç bir zaman hazmedememişti. Şimdi ülkesinin takımı, düşmanını destekleyen Sovyetler Birliğinin başkenti Moskova'da maç yapacaktı? Bu yetmezmiş gibi bir de düşman, rövanş için İspanya'ya gelecekti ve o onları ağırlayacaktı ha? Asla! İşte bu hiç olmazdı.
İç savaşta kendisini destekleyen Hitler'e şirin görünmek için mi bilinmez, böyle bir maç mümkün değil oynanamazdı. Şimdi böyle bir fırsat eline geçmişken, üstelik baş düşmanı Sovyetlere karşı, savaşçılık oyunu için tam zamanıydı. Kendi özel savaşını başlatmaya karar verdi ve maçı sabote ederek kendince savaş ilan etti.
Barajas havaalanında haberi ileten askerin "Uçmuyorsunuz" kelimesiyle herkes yıkıldı. En çok da Alfredo die Stefano. Onun için belki de kendisini göstereceği son vitrin bu turnuvaydı. Kulüpler bazında Real Madrid ile ne kadar kupa varsa toplamıştı. Burada alacağı kupayla tarihe derin bir iz bırakacaktı. "Neden? Neden?" diye haykırıyordu. Tekrar tekrar aynı soruyu soruyordu hem yüksek sesle hem kendine. Üzgün ve şaşkın bakışlarla hocasına soruyordu "Neden? Neden?". Yanındaki askerden yine sert ve kısa cevap geldi,"Vega'nın emri". Emir, Franco'nun sağ kolu, iç işleri bakanı, herkesin tırstığı General Camilo Alonso Vega'dan gelmişti. Federasyon başkanı ve UEFA Başkanı Fransız Pierre Delaunay'ın çabaları Franco'yu ikna etmeye yetmedi. Fransız AFP Haber Ajansı "Futbol maçı Soğuk Savaşın kurbanı oldu" başlığıyla haberi duyurdu. Fakat Delaunay'ın tarafsız sahada oynama teklifine Franco ikna oldu. Sovyetler Birliği teklife kıs kıs gülerek "Niet" çekti. Sonuçta maç yapmadan hükmen galip geleceklerdi. Ne gerek vardı yorulmaya? Rusların hayır demesi üzerine UEFA'nın da yapacağı birşey olmadığı için Sovyetler Birliği yarı finalist olarak belirlendi. İspanyollara ise 2000 İsviçre Frangı para cezasının yanısıra, Madrid'te oynanması planlanan final maçını da elinden alarak Fransa'ya verdi. Franco başlattığı soğuk savaşı da eline yüzüne bulaştırdı.
Sovyetler Birliği yarı finalde Çekoslovakya'yı 3-0, Finalde Yugoslavyayı uzatmalarda 2-1 yenerek ilk Şampiyon oldu. "Kara panter" maçın yıldızı oldu. Fransız L'Equipe "Yaşin herhalde Dünyadaki bütün şutları tutabilirdi" diye yazdı. Tabi efsane olmuş "Cuatro Leyendas"'ın şutlarını da kurtarabilirmiydi, Franco sayesinde hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz.
Aradan 4 yıl geçer ve 1964 Avrupa Şampiyonasında iki ülke bu kez finalde karşı karşıya gelir. Fakat "Cuatro Leyendas"'tan sadece Luis Suarez kaptan olarak kadroda vardır. Bernabeu'yu dolduran 120000 kişi ve General Franco maçı takip eder. İspanya karşılaşmayı 2-1 kazanır. Franco ise savaş kazanmış gibi mutlu olur. Futbolculara bizzat madayla takar. Bu galibiyet, İspanyolların güçlü rakipleri karşısında günümüze kadar aldığı son zaferdir. Daha sonra Suarez madayla takma anını anlatır, "Madalyayı taktığı an zorla gülümsedim. Kariyerim boyunca harcadığım güçten daha fazlasını gülümserken kullandım".
0 Response to "Franco'nun Soğuk Savaşı"