Esclusivo Sportivo

"Tanrı'nın eli", "(Henry) Anri'nin eli"nden sonra Beşiktaş da Tanrı'nın yardımıyla gol buldu. Tello'nun Manchester United'e attığı gol tam 19:03'te geldi. Şans mı, tesadüf mü yoksa Allah mı yardımcı oldu acaba?

Berlin'de tutuklanan Türk Ante S., Türkiye'den sorumlu olduğu ve ve bizzat Türkiye'ye gelerek yaklaşık yarım düzine kadar 2. ve 3. Lig maçlarını manipule ettiği açıklandı. Hatta takım ismi verilmeden yapılan açıklamada, Süperlig'den bir İstanbul takımı ile Ankara takımları arasında oynanan karşılaşmayı da manipule ettiği belirtildi.

Aynı çetenin bir üyesinin ifadesiyle bazı maçlar nasıl manipule edildiği ortaya çıktı. İfadesine göre Türkiye 3. Lig'de oynayan bir takımın hocası ve futbolcularına 30 bin euro dağıtılmış. Bunun karşılığında, deplasmanda oynayan bu takım, ilk yarıda 3 gol yemesi gerekiyormuş ve öyle de olmuş. Çete, bu maça 60 bin euroluk bahis oynayarak büyük kar elde etmiş. Bir başka maçta ise bir futbolcu kendi kalesine gol atması ve belirli bir dakikada rakibine faul yapması üzerine çete 48 bin euro kazanç sağlamış.

Bir diğer olayda ise Mafya'nın, Türkiye 3. Lig'de karşı karşıya gelen iki takımın başkanlarına 20 bin euro önerdiği, mafyanın istediği sonuç elde edilemeyince eli boş döndükleri ifade edildi. Mafya'nın başarısız olduğu bir başka maç ise Türkiye Bank Asya liginde yaşanmış. Para dolusu çanta ile maça gelen Türk mafya üyesi, yenilmesi istenen takıma 40 bin euroyu göstererek yenilmeleri halinde hemen maçtan sonra parayı alacakları sözünü vermiş. Teklifi kabul eden takım futbolcular, maç sonunda kazanınca para nakli gerçekleşmemiş. Fakat mafya, uzakdoğu bahis şirketi üzerinden bu maçta tam tersine 132 bin euro galibiyetine oynadığı için yine kazanç sağlamış.

Galatasaray'ın basketbolda yaşadığı skandal gölgede kalacak gibi. Bu kez ülke olarak Dünya'ya rezil olmaya hazırlanın. Umarım olmayız ama pek kaçarı yok gibi. Alman Bochum polisi ve UEFA, yaptığı incelemelerden sonra, Futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük bahis skandalının ortaya çıktığını açıkladı. Tespit edilen 29 Türkiye Süperlig maçı şikeli maçların başında geliyor. (Almanya'dan sonra ikinciyiz). UEFA yetkilisi Peter Limacher büyük şok yaşadıklarını, incelemelerin ve suçluların tespitleri tamamlandıktan sonra kulüp, takım ve oyuncuları açıklayacaklarını söyledi. Ama belli ki yer yerinden oynayacak. İncelemeye alınan müsabakalar geçtiğimiz sezonu da kapsıyor. Yetkililerin açıklamalarına göre bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde 3 maç ve Avrupa Ligi'nde 12 maç dahil olmak üzere 2009 yılında;

2'si İsviçre'de, 15'i Almanya'da toplam 17 kişi tutuklandı. Aralarında Hırvat bahis mafyasının başındaki Sapina kardeşler de var. Daha önce de Alman hakem Hoyzer skandalında baş rol oynamışlardı.



NOT: Avrupa basınında farklı bilgiler dolanıyor. Bazıları Türkiye Liglerinde 29 maç derken, bazıları 29 Süperlig maçı diye bilgi geçiyor. Aynı çelişkili bilgiler Almanya için de mevcut. Gün içinde gerçek bilgilere ulaşabiliriz.

Cumartesi oynanacak Beşiktaş-Fenerbahçe maçının biletleri satışa çıktı. Dolayısıyla kısıtlı bilet kontenjanı sebebiyle Fenerbahçeli taraftarlar Şükrü Saracoğlu Stadı'na hücum etti. Bu fotoğraf bugün çekildi. O da ne? Tanıdık bir sima gözlerden kaçmıyor. Sağa sola yere bakarak tanınmamaya mı çalışıyor ne. Demet hanım be, insan araya sıvışır gizlenir. Ayçiçeği gibi çıkmışsın maşallah. Anlaşılan sen bir süre daha konuşulacaksın.

Her ne kadar 3 yıl mecburi fransızca okuduysam da, dili hoşuma gitse de, Türk düşmanı ırkçı fransızları hiç bir zaman sevmedim. Şimdi ise daha fazla nefret etmem için iyi bir bahane daha oluştu. Böyle bir maçtan sonra hak etmiş gibi sevinmelerini görmek iyice kanıma dokundu. İçimizdeki irlandalılardan değilim, ama Trappatoni'nin "küçük" İrlanda'sının elenişine yazık oldu. Üstelik fransızlara, üstelik bu şekilde! Maradona'nın Tanrı'nın eli geyiği günümüze kadar geldiyse, Thierry Henry'nin eli de Fransızların üzerinde kara leke olarak kalır inşallah.

Galatasaray Cafe Crown ile Fenerbahçe Ülker basketbol maçında yaşananlar malümunuz. Bir Fenerbahçeli bayan taraftar, atılan bozuk para ve çakmak gibi yabancı maddelerin hedefi olunca çileden çıkıp Galatasaraylı taraftarlara orta parmağını gösterdi. Ne tür bir ceza alacak bilinmez. Büyük ihtimalle maçlara gidemeyecek. Daha çok taze, aynı hareketi Tennessee Titans amerikan futbol takımının sahibi Bud Adams da yaptı ve Federasyondan 250 bin dolar ceza kesti. Mesela Almanya'da orta parmak göstermenin cezası 600 ile 4000 Euro arasında değişiyor. Hatırlarsınız ünlü İsviçreli hakem Massimo Busacca da taraftarlara aynı hareketi yapmıştı. Federasyon hemen faturayı kesti: maç cezası ve 27.500 Euro para cezası. Ne güzel bizde bedava.

Rus Analitik Ajansı Sigorta Şirketi'nın yaptığı bir yıllık araştırma sonuçlarına göre Avrupa'da, kendi ülkesinde en fazla taraftara sahip takımı Galatasaray, Fenerbahçe ise 4. sırada. Lider Galatasaray'ın ardından Bayern Münih 2., Juventus 3. sırada yer alıyor. Şirketin bir diğer araştırmasına göre ise Avrupa genelinde, uluslararası en popüler takımları listesinde Galatasaray 6., Fenerbahçe 9., Beşiktaş 17. sırada. 2008'den bu yana yapılan araştırma sonucunda Real Madrid, Avrupa'nın en popüler takımı olurken, Juventus ikinci, Barcelona üçüncü sırada yer alıyor.

Hafta içinde intihar eden alman kaleci Robert Enke'nin en yakın dostu ve danışmanı Jörg Nebling, Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum'un açıklamalarını utanç verici bulduğunu ve Enke'nin psikolojisinin Barcelona ve Fenerbahçe'den sonra bozulduğunu iddia etti. Daum'un, önceki gün bir alman gazetesine yaptığı açıklamada üzüntüsünü dile getirirken, Enke'nin 2003 yılında Fenerbahçe'ye transfer olduğunda da psikolojisinin bozuk olduğunu söylemesine tepki gösteren Nebling, Enke'nin Fenerbahçe'den ayrılmasının sebebini depresyondan kaçışı olduğunu belirtti. 2003 yılında Barcelona ve hemen ardından Fenerbahçe'de yaşadıklarından sonra ilk kez depresona girdiği ve İstanbul'dan ayrıldıktan sonra ilk kez psikolojik tedavi gördüğünü açıkladı. Fenerbahçe ile olan sözleşmesini psikolojik tedavi görmesi gerektiği için fesh edebildiğini iddia ederek "Bu acı günde daha fazla konuşmak istemiyorum" diyerek imalı konuştu.

Portekiz'de Carlsberg Kupası'nda yaşananlar öyle böyle değil. A Grubunda yer alan 3 takım, aralarında oynadıkları tüm maçlar 0-0 bitince, averaja bakmak gerekti. Ama ortada ne averaj, var ne de gol var. Ayrıca takımlar her türlü eşit. Bu durumda ilginç bir kural devreye giriyor. Yaş averajı daha düşük olan takım birinci oluyor. Bu kuraldan haberdarmıydı değilmiydi bilmiyoruz ama 2. lig takımı Portimonense'nin hocası son maçın 91. dakikasında 35 yaşındaki kaleci Pedro Silva'yı çıkartıp, 19 yaşındaki Fabio Sapateiro'yu oyuna alınca takımın yaş ortalaması 24.5'e düşmüş. Diğer takımlardan Academica'nın yaş ortalaması 24.6, Beira-Mar'ın yaş ortalaması ise 25.4 olduğu için Portimonense Gruptan çıkan takım oldu.

Bizde Rambo var. Fanatik ötesi bir Fenerbahçeli. Bu amca da FC Barcelona'nın Rambo'su olsa gerek, Biraz yaşını başını almış ama aklı başında mı orası meçhul. Barcelona sokaklarında anadan doğma geziyor. Şimdi, o çicek ne alaka sorusunu duyar gibi oluyorum. Çiçeksizini görmek isterseniz tıklayın ama gerisine ben karışmam.

O olmasa, futbol nereye giderdi bilinmez. Belki amerikan futbolunda olduğu gibi futbolcular farklı koruyaca kıyafetler giymek durumunda kalırdı. tabi ki öyle olmazdı, çünkü uyarı ve oyun dışı kalmalar vardı ama hakemler sözlü olarak iletiyordu. Ama Dünya Kupası maçlarında yabancı futbolcuların anlamaması ve tribündeki izleyicilerin sözlü karardan bi haber olmasından dolayı eski hakem Rudolf Kreitlein sarı ve kırmızı kartı icat etti. Rudolf Kreitlein yarın 90. yaş gününü kutlayacak. Ne diyelim, allah uzun ömürler versin. Kartlar futbolun dışında Hentbol, Hokey, Voleybol, Bisikletbol ve Rugby'de kullanılıyor.

Bir süre önce röportajını izlemiştim. Yaşlanmıştı Mike Tyson. En şaşalı günlerinde onu kimsenin deviremeyeceğini düşünenlerdendim. Kimse "Kazanırmı?" diye sormaz, ""ilk rauntta nakavt eder mi" diye sorardı birbirine. O sadece vücuduyla değil, hırsıyla deliliğiyle rakiplerini ilk rauntlarda devirirdi. Röportajda ise konuşmasını dinlediğimde "Ah Mike ah, sen de yaşlandın be" dedim içimden. Durgun, duygusal, çok değişmiş bir Tyson konuşuyordu. Ama yanılmışım. Tyson geri döndü. Tyson geçen gün yine tutuklandı. Havaalanında bir muhabiri dövmüş. Eski günlerdeki gibi.

Bir dönem, tek maç da olsa, Fenerbahçe'nin formasını giyen alman milli kaleci Robert Enke ihtihar etti. Cesedi tren rayları üzerinde bulunan 32 yaşındaki Enke'nin intihar sebebi henüz netleşmese de, psikolojik sorunları olduğu biliniyordu. Enke, 3 yıl önce 2 yaşındaki kızı Lara'nın ölümünden sonra kendisini bir türlü toparlayamamıştı. Bu yılın mayıs ayında evlatlık edindiler ama olmadı. Robert biricik Lara'sını hiç unutamadı.

Avrupa'nın en önemli marka danışmanlık şirketi Brand Finance'ın araştırmasına göre Fenerbahçe, 44 milyon paund ile Futbol kulüpleri bazında Avrupa'nın en değerli 19. markası. Brand Finance, 2009 yılı için yaptığı araştırmada ürün satışları, restoran, bar, yaz kampları vs gibi gelir elde edilen unsurlara göre değerlendirme yaparken, Fenerbahçe geçen yıla göre %42'lik büyüme ile ilk 20 arasına girmeyi başardı. Fenerbahçe, Arapların aldığı İngiliz Manchester City ile 19.'luğu paylaşıyor. İngiliz takımlarının çokluğu dikkat çekerken, İspanyol ve İtalyan kulüpler geçen yıla göre sadece %16 büyüne kaydederken, Alman kulüpleri %54'lik büyüme ile en büyük sıçramayı yaptı.

Avrupa'nın en değerli markası Manchester United 329 milyon paund ile liderliğini korurken, Real Madrid 300 milyon paund ile ikinci, Barcelona 266 milyon paund ile üçüncü sırada yer aldı. Listede 7 ingiliz takım dikkat çekiyor.

Öncellikle Avrupa Ligindeki iki takımımızı da tebrike etmek istiyorum. Galatasaray maçını el Cezire Televizyonunun ingilizce yayın yapan kanalından izledim. Adam belli ki fuftboldan anlıyor. Yorumları, anlattıkları çok keyifli. Bizim yerli spikerler yabancı dil bilse ve biraz ingiliz veya almanlar nasıl maç sunuyor öğrense. Ama bir an geldi spiker beni hayal kırıklığına uğrattı. skor 2-0 olduktan sonra kamera uzunca süre Gheorghe Hagi'yi gösterdi. İçimden Hagi ile ilgili bir yorum yapmasını bekledim. Spiker ne demesin? "Gördüğünüz gibi tribündeki Dinamo'lu yöneticilerin yüzünden, skordan memnun olmadıkları görüyoruz". E yuh dedim içimden. Sonra düşündüm, Hagi'yi Türk insanı gözünde büyüttü sanki. Hemen arşivleri taradım. Steaua geçmişini yazmıyorum çünkü gerek yok. 1985/86 sezonundan itibaren 4 yıl üst üste şampiyon olan Real Madrid, 1990 yılında Hagi'yi transfer etti. Hagi'li Real Madrid 1990/91 sezonunda Bercelona'nın 11 puan gerisinde ligi üçüncü bitirdi! Ertesi sezon ise yine şampiyon olamadı. Real Madrid Hagi'yi İtalya Brescia'ya sattı. Hagi'nin forma giydiği Brescia o yıl küme düştü! Derken İspanya Liginde 4 yıldır üst üste Şampiyonluğu kimseye kaptırmayan Barcelona 1994'te Hagi'yi transfer etti. O sezon Barcelona Ligi 4. bitirdi! Bir sonraki sezon'da ise üçüncü olabildi. Baktılar Hagi'yle olmuyor, Galatasaray'a sattılar. Yani özetle, Real Madrid'te oynadığı yıllarda Barcelona, Barcelona'da oynadığı yıllarda Real Madrid şampiyon oldu. Brescia'yı da küme düşürdü. Hagi kariyerinin en parlak yıllarını Galatasaray'da yaşadı. Ha burda, Hagi Galatasaray'a üst üste şampiyonluklar yaşattı, UEFA Kupasını kazandırdı demek, diğer futbolculara karşı saygısızlık olur!

Avrupa Ligi'nde Galatasaray, Dinamo Bükreş ile oynayacağı maçın yanısıra, genel puan toblosunda da hedef peşinde koşuyor. Galatasaraylıların gözleri Bükreş'te, kulakları Basel-CSKA Soyfa maçında olacak. Fenerbahçe de kazanır, önündeki bazı rakipler puan kaybederse, ilk 10'a girmeyi başarır.

Hani 1 veya 2 yaş olsa, belki pek göze çarpmaz, ama 8 yaş büyük Fortune Chukwudi'yi alıp 17 yaş Milli Takımına getirdiğin yetmezmiş gibi bir de kaptan yaparsan, aha böyle enselerler adamı. Nijerya'nın zaten bu konularda sabıkası kabarık. Chukwudi, Nijerya'da yapılan Gençler Dünya Şampiyonasında forma giyiyor.

Venezuela, Dünya Güzellik yarışmalarında her zaman ilk zirveye oynamıştır. Hatta bir çok ünya Güzeli çıkarmıştır. İzlediğim bir belgeselde, Venezuela'da aileler kızlarını sırf güzellik yarışmasına katılması için küçük yaşta eğitmeye başlıyor. Brezilya'da futbol nasıl popülerse, Venezuela'da güzellik yarışması ekmek kapısı olarak görülür. Ama futbolla pek beklenen başarı gelmese de, maalesef kötü haberler geliyor. Geçtiğimiz hafta Venezuela'dan gelen haber futbol dünyasını bomba gibi düşmüştü. Amatör Fernandez Feo takımı, Kolombiya'dan gelen konuk Los Maniceros takımı ile maç yapıyordu. Maçın ilk yarısı sona erdi. Futbolcular dinlenirken, Teknik Direktörler ikinci yarının taktiğini anlatıyordu. Aniden sahaya bir kaç kamyon girmesiyle şaşkınlık yaşanır. Kamyonlardan inen silahlı kişiler konuk takımın futbolcu listesini istedi. Sayılan 11 isim komyona bindirilip kaçırılır. 2 hafta ortadan kaybolan rehinelerin 10'u başının arkasından silahla vurularak infaz edildiği ortaya çıktı. Her bir ceset farklı bir yere bırakılmış olarak bulundular. Sadece ölü numarası yapan 18 Manuel Junior Cortes isimli genç yara alarak kurtuldu. Söylenenlere göre bu işin arkasında kolombiyalı ELN örgütü veya yeni kurulmuş bir Venezuela örgütünün parmağı var. Bu olaydan sonra iki ülke arasında gerginlik büyümeye başladı. Kolombiya hükümeti olayı örtbas etmek için araştırmaları geciktirdiği için komşusunu suçlarken, Venezuella hükümeti de öldürülen kişilerin terör örgütü mensubu olduğuna dair kanıtları olduğunu ima ediyor.

Bizde hakemler yine verdiği veya vermediği kararlarla gündeme gelmeye başladı. Bir süredir sessiz sedasız gidiyorduk ne güzel. Neyse, bizim hakemlerimiz dua etsin Ukrayna Liginde düdük çalmıyorlar. Shakthar Donetsk kulübü başkanı Rinat Akmetov hakemleri dövdürmekle tehtid etti. Zaten geçmişi karanlıklarla dolu olan, yükselişinde ölümler ve mafya vari olaylardan sonra ülkenin en zengin işadamlığına kadar yükselen eski boksör Akmetov, hakemler kendine çeki düzen versin yoksa ağızlarını burunlarını kıraracağını söylemiş. Hakemler için iyi olmayacağını tahmin edebiliyorum. Zaten o da o raddeye gelmesini istemiyormuş,"Eğer beni biri çılgına çevirirse, hiç bir şeyin garantisini veremem" diye ekleme yapmış.

Ve Galatasaray 2. sıraya yükseldi. Avrupa Ligi müsabakasında en fazla puan toplayan takımlar sıralasında Galatasaray bir basamak yükselerek ikinciliğe oturdu. Fenerbahçe'nin lider Steaua Bükreş'i yenmesiyle romen takımı üçüncülüğe düşerken, ezeli rakibine iyilik yapmış oldu. Basel de deplasmanda galip gelince liderliğe yükseldi. Fenerbahçe ise 13. sıraya tırmandı.

2.1 milyon üyesiyle Galatasaray'ın en büyük taraftar toplulugu olan Facebook Galatasaray Fan Page, Türkiye Futbol Federasyonu'nu mail yağmuruna tuttu. Hafta sonu oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçı sırası, öncesi ve sonrası yaşananlara tepki gösteren milyonlarca taraftarlar, Federasyona'a sorular ve açıklamalar içeren mail ile hem tepkilerini dile getiriyor, hem de verilecek cezalarda adil kararlar verilmesini talep ediyor.

İTİRAZIM VAR

Ben hep yenilmeye mahkum muyum
Ben hep ezilmeye mecbur muyum

İtirazım var bu yalan dolana
Benim şu dertlere ne borcum var ki
Tuttu yakamı bırakmıyor

Benim mutlulukla ne zorum var ki
Bana cehennemi aratmıyor

Fenerbahçe taraftarların buluştuğu antu.com, giriş sayfasına Müslüm Baba'nın "İtirazım var" parçasını hatırlatmış. Baba'nın Sandık albümünde yer alan parçasını, Rober Hatemo'dan dinlemek isterseniz siteyi ziyaret edin derim. Çirkin olaylar dışında, derbilerin en güzel yanı da maç sonrası atışmalar. Bu ayrıntıyı geçerek maça dönelim;

Fenerbahçe sahasında, Galatasaray'a karşı oynadığı son 10 maçı da kazandı. Fenerbahçe tarihinde bu galibiyet serisini yakaladığı başka bir takım yok. Maçtan sonra bana gelen telefonlarda söylenenlere göre Galatasaray yönetimi maçtan sonra toplanmış ve karar vermiş. Bundan böyle Saraçoğlu Stadına gelmeyecekmiş, 3-0 hükmen olsun onların olsun demişler. Herhalde bir süre daha espiriler havada uçacak anlaşılan. Maçta gelecek olursak, Fenerbahçe ilk yarıda oynadığı futbolu sezon sonuna kadar devam edttirebilse, ligi tek mağlubiyetle şampiyon olarak bitirirler. Ama Fenerbahçeli futbolcularda yıllardır motivasyon sorunu olduğu için bu biraz hayal. Galatasaray ise beni şaşırttı. Ben kıran kıran çift taraflı bir maç bekliyordum. Ki izlenimlerimde futbol anlamında Galatasaray Fenerbahçe'den bir santim daha iyi oynuyordu ve çekişmeli bir maç olur diye düşündüm. Gol dışında 1 pozisyonları vardı onun dışında doğru düzgün bir organize atak geliştiremediler. Galatasaray bu sezon en kötü futbolunu oynadı. Hakemler de az hata yapmadı! İlk gol ofsayt gibi görünse de bence değildi. Ama onun dışında alakası olmayan pozisyonları ofsayt diye kestiler. İlk yarı Servet'in Lugano'yu ceza sahası içinde boğazından çekip indirmesi penaltıydı. Alex'in düşürülüşünde Leo Franco'nun teması var ama düşecek kadar mı, bence tartışılır. Keita'nın Carlos'a sağ kroşesi tartışmasız kırmızı kart. Carlos da, koala gibi bacak ve elleriyle Keita'ya tutunarak sarı kartı hak etti. Maçtan sonra takip ettiğim bir çok Galatasaray sitelerinde kızgın olmalarına rağmen mantıklı yorumlara rastladım. Neredeyse tamamı yenilgiyi takımın kötü futboluna bağlamış. Fenerbehçeli taraftarlar ise hayatlarından memnun. Fenerbahçe galibiyeti hak etti. Biraz daha şanslı olsa yine bir fark olabilirdi. Bir derbi daha geride kaldı. Fenerbahçe'ye tebrikler, Galatasaray'a geçmiş olsun.

Sadece Türkiye'de gerçekleşecek bir olay yaşandı bugün. Ankara'da düzenlenen 2009 Başkent Rallisinde polis, yarışan arabaları durdurup pilotlardan ehliyet ruhsat istedi. Hızlı gidenlere de ceza kesti. Polis beylere ihbarda bulunmak istiyorum: İstanbul Park pistinde her mayıs ayında ehliyeti ve ruhsatı olmayan yabancı şoförler 300 basıyor bilginize.

İlker Yasin'den kurtulmanın yollarını ararken, Emre Tilev sağolsun onun izinde gidiyor. Yıllarca Şampiyonlar Ligi maçlarını bize işkence haline getiren spikerlerden bir tanesi de Emre Tilev. Maça heyecan katmanın yolunu zırvalama cümleler kurmaktan geçtiğini sanıyorlar herhalde. Bunlar maç öncesi, "Neler söyleyebilirim, hangi cümleler ilgi çeker, izleyenleri nasıl gaza getirebilirim" diye çalışmıyorsa aha böyle olayım. Allah'tan maçta fazla gol olmadı da 2-3 inciyle geçiştiriverdi Emre Tilev:

"Barajada iki ajan var" Nicolai Ceausşescu'nun ajanları mı Emre ne ajanı? Romanya'daki komunizm biteli, adam idam edileli yıllar oldu. Kalmadı öyle ajan majan.

İki takım da ülkesinin son şampiyonu. Şu an ki güncel puan cetveline baktığımızda Wolfsburg 5., Beşiktaş 7. sırada. Wolfsburg'un kadro değeri 150 milyon, Beşiktaş'ın 100 milyon euro. Maç da bu kıyaslamaya paraleldi diyebilirim. Beşiktaş'ı, hele ilk yarıda tanıyamadım. Geçen yılın şampiyon takımından eser yok. Allah'tan Wolfsburg'un ön lastiği Grafite patladı da Beşiktaş kendine geldi. Grafite tokadı İbrahim'e attı ama sanki 21 futbolcu da hissetti. Wolfsburg'lar şamardan neye uğradığını şaşırdı ve afallarken, Beşiktaş da tokatla biraz olsun kendine geldi. Benim gördüğüm kadarıyla hakem üçlüsü yanlış kararla Beşiktaş'ın 3 pozisyonunu ofsayt diye kesti! Neyse artık, olan oldu. İkinci maçta Grafite (Kurşun kalem) yok. İnşallah İnönü'de farklı bir Beşiktaş izleriz.

Daha önce de yazdığım gibi, Galatasaray Avrupa Liginde başka sadece Grup maçlarına değil, farklı bir kulvarda da yarışıyor. Galatasaray, yarın oynanacak maçlardan sonra, Avrupa'nın zirvesine yerleşebilir. Ama bunu tek başına yapamayacak. Kimin yardımına ihtiyacı var? Fenerbahçe! Fenerbahçe, Avrupa Ligi müsabakalarında en çok puan toplayan Steaua Bükreş'i yener veya berabere bile kalırsa, Galatasaray'ın alacağı bir galibiyetle zirveye oturma ihtimali var. Sıralamadaki 2. FC Basel de komşu CSK Sofya'da puan bırakırsa Galatasaray 3 puanı alıp 21 puanla Avrupa Liginde en fazla puan toplayan takım olacak.

İlginç bir gece oldu. Şampiyonlar Liginde oynanan 8 maçta sadece 1 ev sahibi takım kazanabildi. Kazanamayan ev sahibi takımlar da boru değil. Barcelona, İnter, Liverpool, Rangers vs... Bir gecede oynanan 8 maçtan 5 deplasman takımın galip gelmesi sık rastlanacak bir durum değil.

Galatasaray'ın eski yıldızlarından Gheorghe Popescu, Avrupa Ligi maçında Sarı-Kırmızılı takımı tutacağını açıklayınca Romanya karıştı. Kariyerinin en güzel günlerini Ali Sami Yen'de en karanlık dönemini ise Dinamo'da geçirdiğini anlatan Popescu, yarınki maçla ilgili görüşleri sorulunca "İki takım için de zor geçecek. Dinamo maçın başındaki baskıyı kırmak zorunda. Türk takımı hâlâ evinde rakiplerini afallatıyor. Bununla birlikte Marin Ion'un öğrencileri, baskı karşısında çok iyi oynuyor. Bununla birlikte Dinamolu oyuncuların uyum sorunu var" diye konuştu. Popescu, "İki takımın da formasını giydin. Perşembe günü hangi takımı tutacaksın" şeklindeki soruya da "Açıkça Galatasaray'ı. Dinamo'da da oynadım ama Galatasaray ile karşılaştırılamaz bile. Ali Sami Yen'de Barcelona ile birlikte kariyerimin en güzel dönemiydi. En zor günleri ise Dinamo'da yaşadım. Bu yüzden Dinamo beni ilgilendirmiyor" karşılığını verdi. Galatasaray'dan kimsenin arayıp Dinamo hakkında kendisine bilgi vermediğini de sözlerine ekleyen Popescu, "Milliyetçi olmamam hoş görülebilir çünkü bu iki farklı takımın maçı. Romanya Milli Takımı olsa o başta. Ben böyle hissediyorum" dedi. Popescu'nun bu sözleri Romanya'da infiale yol açtı. Rumenler, taraftar forumlarında Popescu'ya ağır küfürler yağdırdı. Rumenler, Mihaloğlu Ali Paşa'nın 1479'da Erdel'e tertip ettiği akında şehit olan 20 bin akıncının şehit olmasını hatırlatıp, Galatasaray'ın da aynı akıbete uğrayacağı yorumlarını yaptılar.

Tosun haline rağmen süratli olduğu için Almanya'da ona yuvarlak şimşek derlerdi. Az gol de atmadı. Derken Beşiktaş'a geldi ve geldiği gibi de gitti diyebiliriz. Türkiye macerasından sonra gitmediği yer kalmadı. 3 yıl içinde toplam 10 takımda daha şansını denedi. Son olarak Cin'de Chongqing Lifan F.C.'ye transfer oldu. Ama belli ki bizim Ahmet Dursun gibi o da oraya pek alışamamış. Yakında Almanya 6. Lig takımı Uerdingen ile anlaşmaya yapılacak. Amatör olarak tabi ki. Nerden nereye...

Brezilya Bölgesel ligde oynanan bir maçta, son 9 dakikada 9 gol atıldı. İlk yarısı golsüz biten maçın 80. dakikasına gelindiğinden Viana Esporte Clube, Chapadinha karşısında 2-0 öndeydi. ne olduysa o dakikadan sonra oldu. 91. dakikada başlayan gol yağmurundan 9 gol çıktı ve Viana Esporte Clube maçı 11-0 kazandı. Ne tesadüftir ki, Viana Esporte Clube böylece en yakın rakibi Moto Clube'yi averajla geçerek şampiyon oldu. "Ne olduğunu biz de anlamadık. Takım halinde genel bir elektrik kesintisi yaşadık" diyor Chapadinha Teknik Direktörü Gil Lopes. Brezilya Federasyonu bu bahaneyi yemedi tabi ki ve maçı incelemeye aldı.

Bosna-Hersek Milli Takım Teknik Direktörü Miroslav Blazevic, 2010 Dünya Kupası'na gitmelerindeki sırrını açıkladı. Futbolcular arasındaki havayı ısıtmak için birbirleriyle dudak dudağa öpüştürmeleri talimatını vermiş. Bir hırvat web sitesindeki köşe yazısında bu sırrı açıklayan Blazeviç,"Birbirlerini dudaklarından öpmelerini söyledim ve onlar da yaptı. Futbolcular arasındaki sıcak atmosferi sağlayamazsanız başarılı olamazsınız" diyor.. Hocam, bizim milli takımın başına geçme ihtimalin vardıysa da, bu saatten sonra biraz zor görünüyor!

Klibi izlemeden önce Buz hokeyi'ne uzak olan arkadaşlara açıklayayım; buz hokey sopasının ucu çok hafif içe kıvrıktır. Fakat kesinlikle puck adı verilen katı plastik diski kavrayacak kadar kıvrık değildir. Yani puck'ı kaldırmanız kolay bir iş değildir. Havalandırsanız bile, havada vurmanız da başka bir beceri gerektirir. Boston'da minikler maçının penaltı atışları sırasında 9 yaşındaki veletin attığı gole bir bakın derim.

Esra Aksoy 19, Aytuğ Gün 21 ve Elif Demirezer henüz 16 yaşında. Bu üç isim büyük olasılıkla kimseye birşey ifade etmiyordur. Ama Almanlara sorsanız, onları tanımayan yok. Bu 3 Türk genci Almanya'da yayınlanan Popstars yarışmasında, Las Vegas'ta yapılan finallere kalmaya hak kazandı. Dün ise bir tur daha geçtiler. Yarışmayı alman Pro7 kanalı yayınlıyor. İsterim ki bizim Popstars özentileri de bir gün oturup izlesin. Olaya profesyonelce yaklaşmak, yarışmacıları eğitmek, motive etmek ve projeyi reyting amacı olarak değil de gerçek anlamda profesyonel müzisyenler yetiştirmek nasıl olurmuş öğrensinler. Almanya'da yapılan Popstars yarışmalarında birinci olanlar, gerçek anlamda star oluyor. Sadece birinciler de değil, finallere kalanların çoğu menajerler tarafından kapılıyor. Bizde belki bir tane adam gibi birinci çıktı Barış Akarsu. Ama maalesef onu da kaybettik. 16 yaşındaki Elif yarışmacılar arasında en küçüğü ve favori olarak gösteriliyor. Son finale daha çok var. Gurbetçi futbolculardan sonra yeni gurbetçi Tarkan'lara ve Hadise'lere hazır olun.